bugün

entry'ler (207)

teşekkürler diyen insan sahteliği

tişikkirler.

bir erkeğe en çok yakışacak giyim şekli

çok hadi anket yapalım başlığı olmasına rağmen bu konuda söylemek istediğim bir kaç şey var. Arkadaşlar tek sırrınız (bkz: casual) denilen sade giyim olmalı. hele ki yaşınız 30+ ise renkli pantolonlar, anlamsız desenli gömlekler, dar paçalar, babetimsi ayakkabılar, kolyeler hafazanallah. Cool olmanız her daim size artı puan kazandırır ama bunu turuncu kısa paça pantolununuzla gözleri kanatırken yapmanız namümkün.

eski bir arkadaşa rastlamak

yıllar geçmiştir iki üniversite bitmiş, tonla yer gezilmiş, bir çok iş değiştirilmiş, tarzın halin belki şeklin şemalin değişmiştir. herifçioğlunun sorduğu ilk soru "ee sen de bişey var mı?" yok yanıtı anlattığınız diğer tüm "hayat" kısmını öpüp atıyor. medeniyet tek dişi kalmış canavarmış yav.

30 yaş

insanların neden bu kadar sayılara takıldığını anlamadığımız temsili "eşik" yaşıdır. kimisi 40 yaşında 20'lik gibi yaşayıp hissediyor. kimisi daha 18'inde şimdiden 40 olmuş bile. kendi mutluluğunuzu ve sağlığınızı önceliğiniz yaparak yaşadığınızda zaten rakamlar pek manalı gelmiyor.

yeni birileriyle tanışmak

karşı cins kavramından bağımsız yazıyorum. okullar kurslar bitip arkadaşlarla topluca gidilen toplu etkinlikler iş hayatına girince belli bir seviyeye indiğinde belli bir yaşa geldiğinizde elinizde kemikleşmiş bir sosyal çevre kalıyor. iş-ev döngüsü dışına çıktığınız zamanlarda da o kemik arkadaş grubuyla iki lafın belini kıralım diye görüşüyoruz. iş yaşamında da bulunduğunuz iş her gün yepyeni insanlar tanımanıza elvermiyorsa, yeni birileriyle tanışmak imkansız gibi. yeni birileriyle tanışamadığımız için bizden farklı düşünen pencereleri göremiyoruz, bize yeni bişeyler öğretecek, yeni hisler yaşatacak kimseyle karşılaşamıyoruz.hal böyle olunca elinizde kısıtlı süresi olan hayatınızda deneyimlediğiniz gördüğünüz anladığınız herşey az ve eksik oluyo. velhasıl istemenize rağmen durup durdururken yeni insan bir insanla tanışıp iletişim kurabilmeniz zor zanaat.

adına şiir yazılan kadın

Bu kadın olmayı istemek demektir.
sen kar topuna tutulan bir yıldızsın ebru
duvarlara karşı çalınan ıslıksın
beyaz bir bulutsun çamaşır makinesine atılan
metal yığınlarının dagıttığı bir duygu bahçesiyken yüreğin
ipliğe tutunmaya çalışan kirik düğmesin
çok güzel bir kadınsın da, bunu niye saklamalı
niye saklamalı
tutkulu aşklarin masallarda kaldığına inandığını
ve
aradığını yine de
avuçlarını yangına verecek elleri

rüzgârda açılan saçın güzelliğisin sen ebru
gülüşünü çalmak için hırsızların pusu kurduğu bir yüz
batan bir geminin ambarındaki kuyruklu piyanosun
istanbul'un boğazında sallanan bir diş gibi dururken deprem
coğrafya kitabısın en kaygan fay çatlağının
esrik bir kadınsın da, bunu niye saklamalı
niye saklamalı
gözlerinde mavi, uysal kediler yürürken
birden gözbebeklerinden kaplanlar firladığını
ve
yıktığını
geceleri aşıklarının üstüne

boşlukta salınan bir tüyü andırsan da sevgili ebru
aramizdan kuşlar geçer, kanatları kırılmaz
hem niye saklamalı
uçuldukça uzayan bir göç yoludur aşk.
Akgün Akova

ramazanda sokakta su içiyoruz kampanyası

ne size ne karşı tarafa herhangi bir zarar yada fayda sağlamayacak kampanyadır.Zira oruç tutmak kişinin nefsini terbiye etmesi, aç insanın halinden anlamasıysa eğer zaten günlük hayatta devam eden süreç işlemelidir. Normal olmayan şey oruçluyken karşı tarafın yeme içme hakkına engel olunması yada oruçlu adamın gözüne baka baka gösterişli yemek yeme çabalarıdır. kişinin sadece ve sadece kendini ilgilendirmesi gereken bir süreç din denilen kavram. rahat bırakın artık birbirinizi. zor değil.

sözlük yazarlarının aldığı iltifatlar

Gözlerinin beyazı ne beyaz :(

31 12 2013 sözlük yazarlarının yeni yıl mesajları

2013 yılının son günü bugün, herkes gibi benim de yeni yıldan beklentilerim umutlarım taleplerim var, aslında takvimin son rakamı değişmesi dışında yarınla bugünün arasında bir değişiklik olmayacak ancak yeni olan herşeyde olduğu gibi bu yeni rakamında bir enerjisi mevcut. Bu sebeple her insanoğlu gibi ben de umutluyum. hayatıma nice kayıplar, gözyaşları kahkahalar,üzüntüler sevinçler eklediğim bir yılı geride bıraktım. bu yılla ilgili taleplerimi daha önce sıraladığım için o kısma girmeyeceğim ancak insanlara bir kulak verdiğimde aslında herkesin aynı şeyler için dua ettiğini aynı şeyi beklediğini görüyorsun. Sonra soruyorsun o zaman hangimizin dediği gerçek olacak. işte insan o noktada düşünmeye başlıyor. aslında hayatında neye ne kadar hazır neyi hakedip haketmiyor. sevilmeyi ve sevmeyi bekliyoruz ama bunu becerebilecek kadar insan tanıyormuyuz. insanlarla o kadar iletişim kuruyormuyuz en önemlisi en başta taşıdığımız bedeni ne kadar seviyoruz. Elimizdekilerin ederinin farkındamıyız bunlar için şükrediyormuyuz. yüksek meblağlı paraların bize gelmesi halinde hayatımızı baştan sona değiştirmek niyetinde olanlarımız eğer para çıkmazsa hayatının geri kalanında, değiştirmeye kalktıkları hayatla ne kadar mutlu olacaklar. Dileklerimizin içinde geçen huzur kelimesini ne kadar tanıyoruz ve şimdiye kadar ne kadar hissetmişiz. Huzuru sağlayabilmek için şuanda nelerimiz eksik farkında mıyız? bu eksikleri kapatmak için birşey yapıyor muyuz? aslında yeni yılla birlikte hepimizin istediği o kocaman dilek havuzunda hemen hemen benzer kategorilerde talepler mevcut. Mühim olan doğru isteği doğru kişiye konumlandırabilmek. Evrene mesaj göndermenin sırrı da burada yatıyor sanırım.

insanı geliştiren şeyler

her insanın kendiyle ilgili sadece kendini ilgilendiren milatları vardır yani diğer yaşadığı deneyimlerde sonuç çevresini de etkiler ama şu an bahsettiğimi ayıran şey ise sonucun sadece kendisini etkilemesidir.ilk kez birisiyle öpüştüğünüzde artık bir önceki siz değilsinizdir. sigara içtiğin ilk gün de artık farklı noktalarda zararlı da olsa yön verebildiğini farkeder insan.ilk kez bi sokak kavgasına karışması ve üstüne dayak yemesi de insanın bir miladıdır.ilk kez uçağa binmek o demir yığınının içinden yerdekilere bakmak bulutların üstüne çıkmak da başkasına anlatıp hiç bir katma değer sağlamazken sizin miladınız olmuştur artık. işte bu noktalar oturup birileriyle ben artık çok değiştim konuşması yapmadan küçük te olsa nokta mutasyonlar yaptırır bünyenizde.

türkçe deki en güzel kelime

yoğurt.

şehit

Nüfus cüzdanında t.c. uyruğu yazan pek muhterem vatandaşlar;
Niyetim klavyeden hırsla ve kabarmış milliyet duygularıyla vatanı kurtarmak olanları esefle kınayıp profilimde türk bayrağı paylaşarak görevimi yapmış olarak iç huzuruyla uyumak değil. 20 yaşında hayatında belki de tek gördüğü yer kendi mahallesi olan yemeğini önüne annesi getiren anakuzusu henüz kemik gelişimini bile tamamlamamış körpecik insanları bilmediği bir araziye salıvererek, kendi ağırlığı kadar silah top tüfekleri eline verivererek onların ölümünü izleyip iç çekmenin mantıksızlığında boğuluyorum. Ölen insanların şehit olarak öldüğünü söylemek kadar aymazlık olamaz. Bu mudur yani kağıt üstünde dönen egoların oyunları sebebiyle bok yoluna ölen insanlar şehit değil onları onlar öldürdü. Ölen körpeciklerin hepsi cinayete kurban gitti. Ne yazıkki onlar vatanı(mızı!!) korurken ölmedi biz savaşta değiliz şu an açık cephe yok. Kirli oyunlar saçma sapan sistemsizlikle ilerleyen ordu mantığı ve muhteşem siyasi becerilerimizle bu süreci yönetmekteyiz. Her gün mütemadiyen öldürülenler belli bir limite ulaştığında (minimum 10 olmalı) artık yeter bıçak kemiğe dayandı açıklamaları, şehitlerimiz vatan uğruna öldü nidaları, vatan sağolsuncular, görsel ve sosyal medyada teröre lanetler, türk bayrakları offffffff. Sıkılmadınız mı artık aynı şeyin hergün göz göre göre gerçekleşmesinden tatmin oluyo musunuz gerçekten kör cahil adamların bakan diye televizyonlara çıkıp kör cahil açıklamalar yapmasından. Türklüğünüze güvenmeyin kimse-yaşadığınız ülke de dahil-kimse siz türksünüz diye size saygı duyup değer vermiyor koruyup kollamak hak getire. Kafanızı çalıştırın. Herhangi bir kimliğiniz değil sizi saygın kılacak olan sadece sizsiniz maalesef. Kafanızı çalıştırın yaptırım gücünüzü kullanın artık boş beleş eleştirmeyin uygulayın. (cumhuriyete sahip çıkalım yürüyüşlerine milyonların katılıp sandıkta fos çıkması gibi değil) . haybeden eleştirmeyin bu tek bir siyasi partinin değil hepsinin meselesi. Hepsinin bu konuyla ilgili bişeyler yapması gerek artık. Mayasıl g*t gibi konuşmak vatanı sağ etmiyor. He başımız mı o da sağ olmasın artık. içinde beyin olmayınca..

uludağ sözlük yazarlarından kitap tavsiyeleri

ekmek arası - charles bukowski.

güven duygusu

Güven duygusu nedir? karşı taraf herhangi bir garanti vermemesine rağmen zarar vermeyeceğine emin olma hissi..
Sadece insanın insana duyduğu güvenden bahsetmiyorum. Bi kedinin size alışınca yanınızda kaçmadan kulakları dikmeden rahatça uyumasını sağlayan şey de ne mesela ..yani sen ne kadar iyi tanıyabilirsin bilebilirsin ki fıtratı ruh denilen değişken bi şeyle dolu canlının hep aynı kalacağını sonra hayal kırıklığı olunca canına batmazmı o kırıklar. Şok olmaz mısın az önce emin olduğun şeyden şimdi hiçbir şekilde emin olmama ruh haline geçince. Nedir bi insandan emin olma kriterin kan bağı mı yıllardır tanımışlık mı yaşanmışlık mı sevgi mi saygı mı bunlar birine koşulsuz güvenmek için yeterli mi sence.
Ey ademoğlu hala akıllanmaz mısın yok senden başka sana yar! kendin bile kendini yarı yolda bırakırdı aynı bedenin içine hapsolmamış olsaydı emin ol. Demeye çalıştığım şey iki sevgilinin birbirine güvenip sonra onu terketmesi gibi bişey değil ordaki olay çok farklı sevgi biter yürümez vs. ben dünya üzerinde herhangi bir canlının kendi türü de dahil olmak üzere nasıl olur da diğerinin yanında güvende hissettiğini , karşı tarafın kendine zarar vermeden durabileceğini nasıl kestirebildiğini merak ediyorum. insanoğlu anlık gelişen olaylar durumunda yine bi anlık denilecek davranışlar sergiler ve bunun sonuçlarının telafisi olmayıp ve zaman geri alınamaz. Öyle bişey ki dönercide neden dönerin içine koymayın dediği halde patates koyduğunuz için bi anda gözü dönerek biri öldürebilir sizi. Öldürme işlemini yapan azılı bir katil ya da piskopat ruhlu biri olmayabilir bile işte korkunçluk bu noktada baş gösteriyo yani normal sıradan bir insanın bir anlık sinirle birini öldürebilme potansiyeli, bi anlık şehvet güdüsüyle birine tecavüz etmeye çalışması, bi anlık sahip olma güdüsüyle ona ait olmayan bişeyi çalıvermesi ..aslında bu “bi anlık insanları” hayatınızı alt üst eden insanların ta kendisiyken sizin de her an bu insanlardan biri olabilme ihtimaliniz insanlara kati surette güvenmemeniz gerçeğini bir kez daha hatırlatıyor. insanlarla bir arada ol ama insanlara kendini emanet etme teslim olma.

kürk mantolu madonna

filmi çekilse selma ergeç karaktere hayat verebilir.

sözlük yazarlarının tumblr sayfaları

http://aleksitimik.tumblr.com/

bir anne atasözü der ki

ekmek ye midenin suyunu alır.

titanic bir türk gemisi olsaydı olabilecekler

takanik.

kadının asli görevi çocuk doğurmak ve ev işleridir

bilmem ben onu bi beyime soruyum sonra konuyla ilgili bişiler yazarım.

recep tayyip erdoğan

bu ara biliçaltı biraz karışık.sanırım gece bi rüya görüyo akabinde sabah ilgili konuyla ilgili patır patır kararlar.sonraki gece yine bi rüya bambaşka bir konuyla ilgili yine kararlar hop gündem yine değişiyo. şey gibi hani birdenbire uzun zamandır giymediğiniz bi kıyafetiniz aklınza gelir de "anne benim bi kırmızı hırkam vardı noooldu ona?" deyip evi talan etmeye yıllar önceki doğru düzgün hatırlamadığınız hırkayı arayıp o günü anneye zehir etmeye kalkışmak gibi sanki. değişik.